başlarken...
merhabaaa!
geçen pazar (03.03) |
evet, sorması ayıptır biz berlinlileri tanır mısınız? aslında birbirimizden çok da farklıyız. bizleri admiral brücke'de bulabildiğiniz gibi güneşli günlerde; admiral brücke'den kalkıp da iki bin avro kira saydığımız evimize girince alt komşudan gürültü geliyor deyü polis çağıranlarız mesela. kameraya el sallamayı sevmeyiz. anonim kalmak en büyük tutkumuz. zehlendorf, marzahn zıtlığımız ve wedding'den otuz yıldır çıkmamış teyzelerimiz var. weiil ich ein türke biiiin diye yaktığımız türkülerimiz, kendini kreuzberg'e geldiğinde dışlanmış hisseden lichtenberglilerimiz falan var ya. çok acayip bir kolajız aslında. neukölln'de kiraları yükselten turistlerimiz ve öğrencilerimiz var. "löhne hoch, mieten runter" deyü bağıranlarımız bir de tam berlin'in orta yerinde.
ya o değil de, siz biz berlinlileri tanır mısınız hakikaten? aslında biz bu şehri çok severiz. bisikletle bir yerinden girip diğer yerinden çıkarken -hermannplatz'dan hermannstr'ye çıkan yolu saymaz isek- tıknefes falan da olmayız hem. metrosu bir harikadır, parkları ayrı bir güzellik. gezip tozmak istesen, keyfine, kesene ve ihtiyacına yönelik her şeyi bulabilirsin. tiyatroları, operaları, alternatif yaşamın devamını sürdürmesine olanak sağlaması ile berlin her yerden bir başkadır.
vallahi ben pek emin değilim, sizler biz berlinlileri tanır mısınız?
bizim şehrimizle ilgili elli bin farklı sorunumuz vardır aslında. caddelerdeki köpek bokları, bir türlü bitmeyen havaalanına ödediğimiz paralar, sbahn'ın çalışmaması, futbolda madara olmamız, eğitimden anlamamamız, öğretmen kıtlığımız, derslik kıtlığımız, işsizliğimiz, yüksek kira giderlerimiz...
bu sorunların kimi şunu ilgilendirmez, kimi bunu pek ırgalamaz. ama hepimizin ortak bir noktası var, eminim ki...hepimizi felaket geren, sinirlerimizi bozan, bir muhatabımız olsa elimize pankartlar alıp sokaklara çıkacağımız yegâne bir sorunumuz var...
bu pazar (10.03) |
eğer berlin'in havası güzel olsaydı, kalıbımı basarım, ki hiç de fena değildir kalıbım, birçoğumuz bu memleketten dışarıya adımını atmazdı. atan, koşa koşa geri gelirdi. havalarımızın hiç tadı tuzu yok be arkadaş!
biterken...
koşa koşa berlin'e dönmek geldi içimden, bak şimdi!
YanıtlaSilKoş da gel madem :)
Sil