Ay ama ben hiç Türk'e benzemiyorum

Berlin Postası'na sağ ayakla giriyorum arkadaşlar. Girdim. (Siz de gelin, su çok güzel.)

İki yıldır ikamet ettiğim Berlin'de "Ay ama sen hiç Türk'e benzemiyorsun" cümlesini her hafta üç kez, akşam yemeklerinden sonra duyarım. Daha sosyal olup daha çok yeni insanla iletiştiğim zamanlar ise bu sayı günde bir, hatta duruma göre ikiyi üçü de buluyor. Türk'e benzememek mefhumu üzerinde konuşularak her an "Yağni ben çok avrupai ve beyaz tenli olduğum içün.." batağına düşülebilir, bu epey zeka yoksunu açıklama "iltifat" zannedilerek karşıdaki düşüncesiz insanın ekmeğine yağ sürülebilir. O açıdan odağı "Türk neye benzer ki?" sorusuna çekmekte fayda var.

Türklüğümü kanıtlamam gereken ilk insan grubu genelde Almanların kendisi oluyor. Hele de nispeten genç ve açık nesilden değilse, benim de ülkesine göç edip kaynaklarından faydalanan sıradan bir Türk olduğumu idrak edişi epey acı bir deneyim. Bağlamdan bağımsız, mağazada, sokakta, kafede; elbise seçerken yahut kahve siparişi verirken aksanlı Almancamı duyan ve "Nerelisiniz :))" diye fazlaca sıcak biçimde bu tahminen İngiliz yahut İrlandalı turist kızla iki kelam etmek isteyen teyzeler ve amcalar, "Türk" deyince o sıcacık gülümsemeyi hayalkırıklığının buzuna çevirip, ağızlarını adeta bir ters U şekline dönüştürüp "Evet ne yiyecektin?" sorusuna kaçıveriyorlar. En iyi ihtimalle baştan aşağı süzülüp bir "Hmm.." duyuyorum, en kötü ihtimalle de konuşmaya niyetli kişi hiçbir şey demeden arkasını dönüyor. İlk koro provamda benimle yarım saat İngilizce konuşup, şakalaşıp, ailesini anlatmaya başlayan ve sonunda İngiliz/Avustralyalı vs değil TÜRK olduğumu duyunca yüzü düşüp uzaklaşan teyzeler, evet, sizi sevmiyorum.

İkinci grup, Avrupalılar ve genç Almanlar. Bu grup lafıma daha kolay inanıyor görünmekle birlikte, önceki nesilleri gibi arkalarını dönüp gitmek yerine "Ama sen.." ile iletişime devam etmek istiyorlar. İstiyorlar ki dediklerini kabul edip, "Ehehe evet doğru diyorsun, gerçekten de burdaki Türklerden çok farklıyım, farklı olan benim, yoksa Türkler hep sizin bildiğiniz gibi ;))" diyeyim. Onlar da bir kez daha haklı çıkmanın gururuyla beni "diğer" Türklerden yukarı, ama kendilerinden de aşağı bir yerlere koyabilsinler. Sokakta, barlarda, okulda, arkadaş çevresinde "Ama sen.." tepkisini 100 kere aldıysam, sadece üç ya da dördü "Görünüşüne bakarak Türk olamayacağını söylemem ne kadar saçma, özür dilerim" deme insaniyetini gösterebildi. Onun dışındaki genel kanı "Türk olamayacak kadar yumuşak konuştuğum" yönünde. Saç rengimi de sarıya çevirdiğimden beri her sabah bekliyorum birileri ne zaman Alman pasaportumu kapıma getirecek diye. Bu kadar lafa rağmen, henüz olmadı. Sarı saçlarımdan da ben suçluyum.

Türklüğümden şüphe eden üçüncü ve son grup ise.. Türkler. Oto-ırkçılığın tersten uygulamasını yapıp, "Sen Türk olaman" diye söze giren tüm bakkal, manav, tabak-shop, restoran, dönerci çalışanları, Eurogıda kasiyerleri ve pizzacıdaki çocuk, sözüm size. Türkçe konuştuğunuz satıcı sizi şöyle bir süzüp sadece Almanca cevap veriyor, ama on santim yanında duran iş arkadaşıyla çatır çatır Türkçe muhabbete devam ediyorsa ve bunu her gün tekrarlıyorsa, o zaman "Yav!" diyesi geliyor insanın. Alman Türk'ü kabul edemiyor derken, Türkiyelinin Almanyalı Türk'ü, Almanyalı Türk'ün Türkiyeliyi kabul edemediği bir düzlemi fark edip içi kararıyor insanın.

İsviçreli bilimadamları "Ay ama sen hiç Türk'e benzemiyorsun" diyen Almanlara, "Ama sen her şeyinle bir Almansın" demenin en optimum çözüm olduğunu keşfetmiş. Darısı insana benzemeyen insanların başına. Dinimiz amin.

8 yorum:

  1. dün bitpazarinda ise, "fransiz misiniz?" sorusunun cevabina özür ile karsilik aldim.. mahcup oldu soran.. bunlar da olmuyor degil ama az evet..
    b.

    YanıtlaSil
  2. "Türkçe konuştuğunuz satıcı sizi şöyle bir süzüp sadece Almanca cevap veriyor, ama on santim yanında duran iş arkadaşıyla çatır çatır Türkçe muhabbete devam ediyorsa ve bunu her gün tekrarlıyorsa, o zaman "Yav!" diyesi geliyor insanın."

    Esnaftan, dükkanına giren insanların milliyetlerini analiz edip ona göre konuşmasını beklemek bana biraz akademisyen kopukluğunu hatırlattı. Ayrıca sırf türke benzediği için esnafın kendisiyle türkçe konuşmasından rahatsız olan insanlar biliyorum.

    YanıtlaSil
  3. "Türkçe konuştuğunuz satıcı" ibaresi durumu yanlış anladığınızı açıklıyor efenim zaten. Türkçe hitap ediyorsunuz adama, milliyetinizi tipinizden büyüyle, analizle anlamasını beklemiyorsunuz.

    YanıtlaSil
  4. Hadi hadi icten ice sevindigini biliyoruz. Ben farkliyim demenin baska bi yolu olsa gerek bu kadar laf salatasi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şahane tespit. Çok mu ton balığı yiyorsunuz, ne ediyorsunuz, bu işin sırrını bize de verin. Böyle can alıcı tespitlerde bulunalım sağda solda. Adsızından.

      Sil
  5. Tüh yakalandım. Gizli emellerim açığa çıktı.

    YanıtlaSil
  6. Bence bu cumleyi kurmalari kadar normal birsey yok, yada soyle diyelim, bu cumleyi dusunmeleri kadar, soylemek bu dusunceyi ayipdir yalnistir felan ama bu cumle dogru bir tespittir bunu tespit etmleri de guzel birsey, degisik birsey ogretiyorsun gosteriyorsun, zamani geldiginde kuracaklari su cumleyi temellendiriyorsun "butun turkler ayni degil, iclerinde cok modern, duzgun insanlar var"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tebrikler einstein.

      "Bütün türkler ayni degil" kadar asagilayici bir cümle var midir, zamani geldiginde bu cümleyi duymayi düsleyen sevgili arkadasim?

      Pek güzel gözlemler pek güzel tespitler.Güzel yazi..

      Sil