blogun burasi turistler icin

neden? because, berlin turist doldu lan!


yaziya olan katkim, biraz rötustan ve basliktan buraya kadar olan kisim ile sinirli. bir de yazidaki yerleri google maps'te mimledim: buyursunlar! iki ufak husus eklemis olayim: 5'ten 6'ya stresemannstr.'den girip niederkirschnerstr.'den sola saparak gidin. böylece berlin eyalet meclisi'ni, martin gropius bau'yu ve topographie des terrors'u da görmüs olursunuz. ayrica berlin'e kadar gelmisken hegel ve berthold brecht'in mezarlarini ziyaret edebilirsiniz. vaktiyle söyle birseyler yazmistim. brecht'in evi de hemen mezarligin yaninda bu arada. simdi sahneyi pnarimu'nun berlin turuna birakiyorum. kendisinden restaurant-cafe-bar yazisinin da sözünü almis olduk bu vesileyle.

***
 
Berlin’e geleli 2,5 sene oldu, bu süre boyunca da misafirim eksik olmadı, yalnız komadılar beni gurbet ellerde sağ olsunlar, var olsunlar! Çoğu misafirimin Berlin’e ilk gelişi olduğundan; simgesel, turist rehberlerinde mutlaka gidin denilen yerlere bir tur yapmak şarttı. Bir süre sonra ilk zamanlardaki, yani benim de turistten hallice olduğum zamanlardaki acemiliği atıp, kafamda bir rota belirledim. Çünkü bir rota tutturulmadan bu iş zor, Berlin büyük. Görülmesi gereken yerlerin fazlalığı ,tabii ki ilgi alanına göre çok değişir de, yıl boyu yağmur, kar, kar, azıcık güneş, belki biraz sıcak, yağmur,rüzgar diye seyreden şehrimiz Berlin’in havası, 20 yıl öncesine kadar 1 şehir 2 devlet olan tarihi yapısını düşünürsek, yazınca daha da bir zor geldi hatta, liste baya bir uzun.

1- Reichstag: Almanya Federal Meclisi. Berlin’in en önemli simgelerinden. Özellikle tepesindeki “cam kubbe” şehri yukarıdan görmek için gayet güzel. Gün batımı daha güzel oluyor. Bir de kubbeyi gezerken Türkçe AudioGuide alabiliyorsunuz ki, bu bir çok müze ve ören yerindeki AudioGuide’lar için geçerli değil. Bu arada isterseniz Federal Meclis’in bir oturumunu da izleyebilirsiniz. Ancak ikisi için de 3 gün önceden http://www.bundestag.de/htdocs_e/visits/kupp.html adresinden kayıt olmanız gerekiyor.

2- Brandenburger Tor: Berlin’in en önemli simgesi, Napolyon Berlin’e gelince kapıyı söktürüp Paris’e götürmüş ama sonra yine Berlin’e dönmüş kapımız. Şehir ikiye ayrıldığında da Doğu’da kalmış kapı. Berlin rehberi alırsanız muhtemelen kapak fotoğrafı odur.

3- Soykırım Anıtı: Facebook’ta bir arkadaşımın Berlin’e gelip gelmediğini anlama yöntemim. Uzunlu kısalı duvarların oluşturduğu anıt. Bu anıtta zıplayan hoplayan, moda çekimleri misali pozlar veren nicelerini görürsünüz burada ve Berlin dönüşü o fotoğraflar hemen profil resmi olur, mümkün mertebe hüzünlü filtreler ile. Orada bulunuş amacı İyi bir katalog çekimi mekanı olmaktan ziyade 2. Dünya Savaşı sırasında soykırıma uğrayanları oradan her geçene hatırlatmaktır.

4- Potsdamer Platz: Duvar zamanı Zoologischer Garten Batı’nın, Alexanderplatz da Doğu’nun merkezi imiş. Şimdi de zamanında ortasından duvar geçen Potsdamer Platz’ı Birleşmiş Berlin’in yeni merkezi olarak görüyorlar. Bir sürü gökdelen, Sony Center, alışveriş merkezi, Film müzesi ile Berlin’in gerçekten en “yeni” yeri bence. Ha bir de hiç Berlin değil, yani çok bir Avrupa orası, Berlin değil.

5- Checkpoint Charlie: “You are leaving American Sector” tabelası ile karşılanırsınız. Kontrol Kapısı kendisi, Batıdan doğuya geçtiğinizi anlatır size. Duvar’ın tarihine ilişkin bir sürü kapalı-açık bilgilendirici yermevcut. Not: Hediyelik eşya için de gayet uygun.

6- Gendarmanmarkt: Fransız Kilisesi ve Berlin’in Konzerthaus’u burada. Ayrıca Noel zamanı en eğlenceli Weihnactsmarkt’ı da burada bulabilirsiniz. Yazın da kafeler burada meydana atarlar sandalyeleri. Minik Paris olur kendisi, zaten ilerisinde de Galerie La Fayette mevcuttur.

7- Ritter Sport: Almanya demek çikolata demek, haribo demek. Yani ben küçükken bana öyleydi. Büyüdüm çok da bir şey değişmedi. Galerie La Fayette’nin hemen yanında bu dükkan. Ritter Sport sağolsun üst katında çikolatanın tüm yapım aşamalarını anlatan (bence Köln’deki Çikolata Fabrikası’nın kompakt hali) bir yer hazırlamış. Alt katta ise bir dünya çikolata. Zamanınız varsa, genelde çok kuyruk oluyor ama denemeye değer bence , çikolatanın cinsini seçerek ve içine orada gördüğünüz seçeneklerden 3 tane katık belirleyerek kendi çikolatanızı hazırlatabiliyorsunuz. 4 euro oluyor galiba paketi. Ama sizden çikolata bekleyen çok insan varsa memlekette, market kısmında fiyatlar uygun, seçenek bol. Benden demesi.

8- Unter Den Linden: Ve “Ihlamurlar Altında” caddemiz. Çok severim. Gerçi bu aralar kendisi kapalı adeta. Çünkü inşaat var, dikkat! 2014’e kadar sürer bence, malum Berlin’in inşaatı bitmiyor. (aslında imece usulu el atsak mı şu metro inşaatı, havaalanı işine? Yeminle çile oldu U6 kullanamamak, havaalanında sıra beklemek) Neyse bu caddemizde hep ıhlamurlar var idi. Kendisi Brandenburg kapısından AlexanderPlatz’a dek uzanır ve üzerinde opera, Humboldt Üniversitesi ve müzeler bulundurur.

9- Museum Insel: Müzeler Adası. Eğer gezmeye niyet eden niyet eyleyen kişi “Müze görmeden dönmem!” diyorsa işte size Alman verimliliği! Belli başlı müzelerin hepsi burada. Bütün mezopotamyayı, Alman tarihini, Doğu Alman tarihini, Mısır, Yunan uygarlıklarını geziniz görünüz: Pergamon (Bergama), Neues, Altes, Bode, Deutsches Historisches ve Berliner Dom, DDR Museum… Ama vaktiniz yok ise mutlaka fotoğraf çektiriniz, ya da hava güzel ise Berliner Dom önündeki çimenlerde uzanın (zaten yağmur yağar hava güzelse bile o yüzden azıcık soluk alıp rotanıza devam edersiniz).

10- Marx ve Engels Anıtı: Berliner Dom’un karşı caddesinde hemen. Marx oturur, Hegel ayaktadır. Sosyal bilim okuyan, veya Marx’ı Engels’i az da olsa okuyan herkesi pek mutlu eder.

11- Alexander Platz: Doğu’nun merkezi. Efendim Dünya Saati, Televizyon Kulesi (Fernsehturm) ve 2-3 adet alışveriş merkezimiz var burada. İsteğe göre Kuleye çıkılıp Berlin kuşbakışı görülebilir. Ama Berlin’i sevsem de bence Berlin, çok da öyle sana tepeden baktım Aziz İstanbul kıvamında şeyler söyletecek bir şehir değil, tepeden bakınca kendisine. Tepeden bakmaya gerek yok şehrimize, kendisini zaten “arm aber sexy” olarak anlatıyor, daha ne desin.

Buraya kadar olan turu yürüyerek yapabilirsiniz, ama yorulduysanız (ki kuvvetle muhtemel) Alexander Platz’dan u8 ile Kottbuser Tor’a gidip “Kreuzberg Merkezi” yazısı ile misafirinize küçük tatlı sürprizler yaşatıp, arkasında da “Aman burada herkes Türk kimsenin hakkında konuşma” uyarısı ile sushi olur, döner olur, işkembe olur, hamburger olur, Meksika yemeği olur afiyetle yiyebilirsiniz. Gecenin ilerleyen saatlerinde ise Oranienstr.'de takılacağınız herhangi bar, club'da siz Türkçe konuşurken yan masadan gelecek “Sorry! Which language are you speaking? We really wonder.” cümlesine hazırlıklı olunuz. Zira bu cümleyi duymadığım bar, club çok az Berlin’de. (Mekan tavsiyelerini artık başka bir yazıda yapacağım,inşallah,maşallah)

12- East Side Gallery: Eğer yorulmadıysanız ve enerjinizin son damlası ile gezmeye devam diyorsanız. Alexander Platz’dan s-bahn ile Ostbahnhof’a gidip biraz yürüyünce Duvar’ı görüceksiniz, şaşırmayın! Berlin Duvarı’nın buradaki kısmı çeşitli sanatçılarca sosyal,sanatsal içerikli mesajlar taşıması amaçlı boyanmıştır. 1 km. falan uzunluğunda yanılmıyorsam. Yine facebook profillerinden aşinalığınızın olduğu yerdir burası. Siyah duvarın üzerinde Berlin yazan ve Mihail Gorbaçov-Erich Honecker öpüşmesinin resmedildiği duvar en ünlüsüdür. Galeri, Warschauer Str. u-bahn istasyonunun orada biter, isterseniz u1 ile Kottbuser Tor’a geçebilir ya da burada Simon Dach Str. ve civarındaki güzel barlara devam edebilirsiniz.

Hızlı yürüyerek, güzel havada yapabileceğiniz bir tur bu. Tabii ilgi alanlarınıza göre değişir, 2 güne yayılabilir. Bunun dışında Ku’damm, Schloss Charlottenburg, Schloss Bellevue, Tiergarten, Siegessäule de görülecek yerler arasında. Ancak buralar daha ziyade Batı’da kaldığından bunlar için de ayrı bir gün ayarlamak daha doğru olabilir.

“Eee, bunlar bitti başka başka?” derseniz Berlin’e yakın Potsdam şehri var. Orada da saraylar var bir sürü ve de Berlin’de olan her şeyin küçük ölçekli hali. Ya da kuzeyde eski bir toplama kampı olan Sachenhausen… Berlin’deki nadir yokuşlardan ama güzel kafelerin olduğu Mehringdamm, Alexanderplatz’ın yakınındaki çok da öğrenci işi olmayan güzel restaurantlarıyla Hackescher Markt ve Oranienburger Str. mevcut. Hatta Oranienburger Str.’de bir de sinagog var. Az kaldı unutuyordum Prenzlauerberg civarını. Berlin hipsterlarının merkezi kendisi. Yine cafeler, restaurantlar mevcut. Bu yazıdan şunu anladım: Bir de restaurant, kafe, bar misali bir yazı gerek. Eksiğim, gediğim varsa (ki kesin unutmuşumdur) yorumlarla bu yazıya el atalım! Şimdilik bu kadar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder