yirmi. dört. nisan.

konuyla alakali söyle bir yazi vardi: ichentdchuldigemich.de

üzerine cok fazla kelam etmeyecegim. sadece programa dair deginecegim birkac husus var.

daha önceleri französicher dom'da olan anma töreni bu sene st. marienkirche'deydi. bu vesileyle orayi da icerden görmüs oldum. ayrica ermeniler derli toplu yapiyorlar organizasyonu. ermenistan'in almanya büyükelcisi'nin yaptigi ermenice konusmanin almanca tercümesinin dagitilmis olmasi, türklerin organizasyonlarinda pek göremedigimiz bir hareket. [kelime tekrarlarindan büyükelciyi takip edebildigim gibi metni kaciran alman beyamcaya yardimci olmuslugum da oldu. ortami mukabeleye cevirdim iki dakikada] söylenen ilahinin almanca tercümesinin dagitilmis olmasi da hostu.


konusmacilardan ermeni kizin dinleyicileri almanya'daki sekülerizm dalgasina karsi uyanik olmaya cagirip diasporadaki ermeniler olarak dillerini ve kültürlerini kilise sayesinde koruyabildiklerini vurgulamasi ilgincti. programin ana konusmacisi cem özdemir hrant dink vurgusu ve arada türkce alintilar yapti. yetersiz olsa da türkiye'nin sivillestiginden ve demokratiklestiginden, bunun ermenistan icin de iyi oldugundan bahsetti. ve ittihat terakki'yi türk tarihindeki "schandenfleck" [utanc lekesi] olarak tanimlayip türkiye'nin bununla yüzlesmesi gerektigini söyledi.

söyledi, ifade etti, belirtti, vurguladi...

baskalari da konustu.

sözler söylendi.

mühim, büyük sözler.

sonra durduk.

sonra duduk.

sonra sessizlik.

hüzün.

hüzün olan yerde sözün anlami kalmiyor.

kalmadi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder