Solingen Izlenimleri

Almanya Türk Toplumu´nun düzenledigi irkcilik ile mücadele zirvesine katilmak üzere yola cikiyoruz. Ayni gün Bayern Münih ile Dortmund´un sampiyonlar ligi final maci var. Günün lafi su "ne olursa olsun kazanan Almanya olacak". Yalniz unutulan bir sey var "ne olursa olsun , kaybeden de Almanya olacak". 20 yil önce 29 Mayis 1993´de Solingen´de oldugu gibi. Naziler´in Genc ailesine ait evi kundaklamalari sonucu 3´ü cocuk 5 kisi yanarak feci sekilde can verdi. Türkler öldü ama Almanya kaybetti. Eskiden güzel bicaklari ile ünlü Solingen sehri, insanlarin yakildigi bir sehre, irkciligin sembollerinden birine dönüstü. Ayni yil Solingen ile ayni kaderi paylasan bir sehir de 35 kisinin katledildigi Sivas.

Bir teoriye göre zamaninda proletar sinifin yogun olarak yasadigi sehirlerde yasanan ekonomik buhranlar sonucu orta sinifta olusan öfke, toplumun alt siniflarina hüzmederek, proleter sinifta irkci eyilimlere neden olabiliyor. Buna ilaveten de Almanya´nin Nazi gecmisi ve kollektif hafiza eklenince irkcilik önüne gecilemez bir fenomene dönüsüyor. Sosyal profil acisindan Solingen böyle bir kategoriye kesinlikle uyuyor. Bu arada dikkatini cekmek istedigim baska bir konu ise sehrin hic bir zaman, Dogu Almanya´nin bir cok yerinde oldugu gibi bir kurtarilmis Nazi bölgesi ya da Nazilerin yogun olarak yasadiklari bir sehir olmamasi. Durum böyle iken üzerinde düsünmemiz gereken konu su "Irkciligin her an, her sehirde ekonomik ve sosyal yapisi ne olursa olsun, her yerde karsimiza cikabilecek bir olgu olmasi". Bu arada Nasyonel Sosyalizm´de Yahudilerin toplanip ve katledilmesinden sorumlu Adolf Eichmann ile  Nasyonel Sosyalizm karsiti ender kisilerden  biri olan Carl Gördeler´in de Solingen dogumlu olmalari ilginc bir tesadüf. Carl Gördeler 20 Temmuz 1944´de Hitler karsi yapilan basarisiz suikast girisiminin, basariya ulasmasi halinde  Reichkanzler olarak Hitlerin yerine gecmesi planlanan kisidir.

Irkcilik ile Mücadele Zirvesinin yapilacagi toplanti salonuna girip bir kahve aliyorum. O sirada eyalet bakanlari ve belediye baskanlari iceri giriyorlar. Hic birinin yaninda herhangi bir koruma falan yok. Bakan mi degil mi kestirmek gercekten zor. Gutram Schneider´i taniyorum aralarindan Kuzey Ren Vestfalya´nin Sosyal Politikalar ve Uyumdan sorumlu ,Sosyal Demokrat Partili bakani. Gecenlerde ZDF´den Maischberger´deki bir tartismasini izlemistim. Hatta konusmasinin ilerleyen dakikalarinda  salonda gülüsmelere neden olan " Benim anneannemde basörtülüydü yani ne var bunda" lafini bile söyledi Schneider. (Anneannesi Prusya´dan geliyormus.).

Bakanlar oturduktan sonra elinde bastonu olan bir amca ile bir teyze giriyor iceri. Birden salonun ilgisi bakanlardan cikip onlara yöneliyor. Teker teker herkesi selamliyorlar. Ic güdüsel bir hareketle ellerine yöneliyorum, öpüp basima koyuyorum. Mevlide Teyze ve Durmus Amca 20 yil önce bu irkci saldirida torunlarini ve kizlarini kaybetmisler. "Uykunuzu bölüp buralara kadar uzaklardan acimizi paylasmaya geldiginiz. Hakkinizi helal edin bize. Allah evinizden huzuru eksik etmesin" diyor Mevlide Teyze. "Bir daha böyle bir sey olmasin diye cabaliyoruz teyze" derken gözlerim doluyor. Sanki üzülmem Mevlide Teyze´yi üzmüs gibi tekrar sariliyor bana.

Iceri geciyoruz. Önce belediye baskani ve bakanlarin siyasi söylemlerle dolu konusmalari geliyor. Hic birinin icinde NSU sözcügü gecmiyor. Mevlide Teyze´yi kürsüye davet ediyorlar. Medya cok duydugum bu metanetli, kin tutmayan ve güclü bu annenin konusmasinin icerigi hakkinda yazacak pek bir sey yok. Buyrun kendiniz izleyin. Son 3 saniyesini ayakta alkisladigim icin tam kaydedemedim kusura bakmayin.

1 yorum:

  1. "Masa başına oturunca, yabancı gibi değil de kardeş gibi yanaşalım"

    "Biz insanız , insan gibi yaşayalım".

    "Ben 2 ülkenin 1 parçasıyım".

    Bunu evlatlarını yitirmiş bir anne, anneanne söyleyebiliyor. Hala ırkçılık, milliyetçilikten, militarizmden başka şeye çalışmayan zihniyetlere daha ne desin ki ?

    YanıtlaSil