bana faydasi olmayan klisenin algisi

cümle kurmanin halk icindeki muteber nesneler arasinda bulunmamasindan ötürü kliselerle konusmanin ötesine gecemedigimizden beri memleket ahvaline dair kelam etmek anlamini yitirmekte. üzerinde düsünülmeden tekrar edilegelen bu kliseler bir derde deva olmamakla kalmayip ilk sarsintida yikilacak carpik algilarin olusmasina zemin hazirliyor. 

bundan dolayi iki klise hakkinda "zemin etüdü" yapasim var.

1) insanlari secmedikleri seylerden dolayi yargilamak dogru degil!

insanlarin secmedikleri "seylerden" dolayi yargilamanin normal karsilandigi bir ülkede "görece" demokratik bir yaklasim olarak görülebilir ama "demokrasi bu degil sikilhan!" bundan olsa olsa demokratik sos olur, bu anlayisin ülkeyi tasiyabilecegi en ileri noktada demokrasi s.o.s vermeye devam eder.

arkadasim, tamam sen insanlari secmedigi seylerden ötürü yargilama tabii ama bu cümlenin anlami "insanlari sectigi ezlerden ötürü yargilayabilirsin"dir! yani ten renginden, etnik kökeninden dolayi yargilayamacagin bir insana dininden, mezhebinden, siyasi görüsünden, kiyafetinden veya -hadi biraz entelektüel görüneyim- "weltanschauung"undan dolayi hayati zindan edebilirsin. [escinsellerin durumunu tam netlestiremedim bak. "escinsel dogulur mu, olunur mu" bir tarafa gecenlerde biri escinsellerin ikna ile vazgecirilmesinden bahsediyordu mesela.

2) ne mutlu türk'üm diyene.

herhangi bir millete aidiyeti sevinmeye/üzülmeye deger bulmuyorum.
neden?
cünkü insanlari secmedikleri seylerden dolayi yargilamak dogru degil! 

"milli gurur"un uzak durulmasi gereken bir duygu olduguna kaniyim bundan dolayi bunun insasina hizmet edecek söylemlerle de "basim hos degil". fakat yine de "o dönemki sartlar cercevesinde belki de halkı motive etmek, amiyane tabirle onlara gaz vermek icin söylemistir" diye düsündügümden olsa gerek bu laf üzerinden günümüzde mustafa kemal'in elestirilmesini pek de mantikli bulmuyorum. belki de "elestirecek baska birsey kalmadi mi?" diyorumdur. bu lafin günümüzde hala "islem görüyor" olmasi bana cok daha "rahatsiz edici" geliyor. gelelim asil derdime. bu sözü savunanlar "türk olana degil türk'üm diyene diyor!" argümanini öne sürüyorlar. yani birinci klisemizle zihnî derinlik olarak bir izohipsin güller acan dali durumundalar. "türk olmayi secme" imkani sunuyor sagolsun! "tamam türk olmayabilirsin ama üzülme. 'türk'üm!' de, kurtul!" diyorlar.   

arkadasim, özellikle yıllarca "yok sayilmis" etnik kökenlerin, dillerin, kültürlerin ata sporumuz cirit atmada hatri sayilir bir performans sergiledigi bir memlekette bunu dersen insani "ne mutlu türk olana!" sözü yayilmaci degil en ayindan demek durumunda birakirsin!

durum aslinda "farkliliklarin" almanya'da insanlarin pesini birakmamasi, türkiye'de yok sayilmasindan ibaret.

kısacasi, milliyetciligin iyisi olsa amcam olurdu!

"kandirilip daga cikarilan kürt gencleri"nden "yüzde 99'u müslüman olan türkiye"ye kadar envai cesit klisemiz mevcut zamanla onlari da konuk ederiz buralara.

son olarak:

ne mutlu türkü dinleyene! 

2 yorum:

  1. Kliseyi kilise okudum da ambalakligim ondan..

    YanıtlaSil
  2. o yönde birkac "geri dönüs" oldu. e amac da hasil oldu gibi oldu. :)

    YanıtlaSil