"hate" bre var mi yan bakan?

söz konusu söz söylemek olunca "ne?" sorusu kadar "nasıl" sorusu da kafami mesgul ediyor. söyleyecek sözü olanin özgüveninin mezbul miktarda bulunmasi gerektigine inanirim. özellikle de egemen dilin, cogunlugun, "main stream"in hilafindaysa söyledikleriniz...

ancak özgüven sayesinde kendimize ait cümleler kurabiliriz. belki de ancak kendisine ait cümleleri olanlar özgüven sahibi olabiliyordur. bilemiyorum.

bildigim tek sey, aksi halde "aks-i seda" olmaktan kurtulamayacagimiz. birilerinin söylediklerine cevap yetistirmeye calismak ise belagatin ne kadar güclü olursa olsun kendi cümlelerinden feragat etmek demek. bundan dolayi, itirazdan ziyade kendini ibrazi tercih etmek gerekiyor diye düsünüyorum.

besigi sallayan el dünyaya hükmeder.
halide edip adivar

sadece özgüven sahibi olmak da yetmiyor. unutmamak lazim ki; kelimeler, cogunlugun mali! ve kavramlari belirleyenler meseleye hükmeder. burada izlenebilecek iki yol var. kendi kavramlarini üretmek veya var olan kavramlari egip bükmek, yeniden anlamlandirmak. bu meseleye ilerde yeniden deginmek istiyorum. iki yolun da iyi ve kötü emsalleri mevcut. almanya'da yasayan, türkiye'den gelen göcmen kökenli sanatcilarin son yillarda "almaci" ve "kanacke" gibi kavramlarla bu sekilde "ugrastiklarina" sahit oluyorum. genel olarak önemsedigim ve basarili buldugum gayretler bunlar.

***
biz burada ahlaksizliklari gülerek cezalandiriyoruz.

böyle yazarlarmis eksi yunan'da tiyatronun duvarina ve her seferinde tekrarlamak lazim ki, egemen dil kayitsiz sartsiz ahlaksizliktir! 

berlin'de bir grup gazeteci, bir süredir özgüveni son derece yüksek bir "performans" sahneliyor: aldiklari "nefret" dolu okur mektuplarini okuyarak gülüyor, güldürüyor, egleniyor ve farkli olani kabullenemeyen egemen anlayisi cezalandiriyorlar. hate poetry adindaki bu program simdiye kadar  iki kez ballhaus naunynstraße, birer kere de taz cafe ve roter salon'da olmak üzere dört kere gerceklestirildi, bu aksam da maxim gorki theater'da besinci kez sahne alacak. 30 kasimda da bremen'de arz-i endam edeceklermis.

en güzel hakaretlerin edildigi, en nefret pitircigi mektubun seyircilerin alkislariyla secildigi programda 4 gruba ayrilan okur mektuplarinin yani sira "hate poetry" hakkinda yazilanlar da okunuyor. özellike abonelik iptali ile gazeteleri tehdit eden okur mektuplarini dinlerken ahmet turan alkan'ın su yazisi aklima geldi.nasil gelmesin ki? kambocya'dan yazip yazara "saydirdiktan" sonra "gazetenizin abonesi degilim ama olsaydim aboneligimi iptal ederdim!" diyeni mi istersiniz, "biz 5 arkadas olarak falanca yazarin gazeteniz ile ilisigini kesmemeniz durumunda sirayla aboneligimizi iptal edecegiz." diyen hollywood filmlerindeki sira ile rehineleri öldüren psikopata özeneni mi?

geri kalanini ise gidip kendiniz görün, dinleyin... bugun gidemezseniz bir baska gün gidin ama gidin. ve gülün ve cezalandirin! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder