baslamadan
racial profiling: insanın başının devletlilerle derde teninin rengi yüzünden belaya girmesi ve/veya teninin rengi yüzünden başının girdiği belanın hafife alınması.
25.10.2010
etiyopyali amare b. emlakcisiyla görüsecegi caddede yukari asagi yürümektedir. uzaktan gelen iki kisiyi belirli belirsiz farkeden amare görusmesine devam eder. bu esnada sirtini da uzaktaki kisilere dönmüstür. bir anda arkasinda bu iki kisinin elleri kollarini hisseden amare, irkci bir saldiriya ya da hirsizliga ugradigini sanar. yere yatirildiginda karsidan kosarak gelen polisi görür. kollari kelepceli, ayaga kaldirildiginda etrafinda dört kisi vardir ve sivil bir aracin icinde kimligi kontrol edilmek istenir. bu arada gözü patlamis, kaburgalari ezilmistir. hala basina gelenin ne oldugunu anlayamayan amare, korku icinde karsisindakilerin polis oldugunu, telefonu ve kimligi geri verilirken farkeder.
evine giderken, metro yönünde kendisine saldiran ilk iki sivil polisle karsilasinca "beni neden tuttunuz" diye soran amare'ye kabaca "yanlis yerde yanlis zamanda telefonla konusuyordun" denir.
+++
iki isgüzar ve aslinda o esnada uyusturucu operasyonu icinde bulunan sivil polis, civardaki bir süpermarkete depozitolari verirlerken, bir hirsizliga denk gelirler. hirsizlari takip ederler ve amare'nin gezindigi yerdeki apartmanlardan ikisine girdiklerini görürler. evleri gözetlerken amare'nin telefonuna sarildigini görünce "aha bu kesin hirsizlara, civarda oldugumuzun haberini veriyor" diyerek üzerine cullanirlar.
tabii cullanirken polis olduklarini, telefonu istediklerini belirtmek gibi önlemler almazlar, bu haliyle amare neye ugradigini sasirir.
+++
haliyle polisler olayin böyle olmadigini, amare'ye basindan polis olduklarini belirttiklerini telefonunu istediklerini söylüyorlar. dün temyiz mahkemesindeyiz, gözlemci olarak duruyoruz. ilk mahkemede, polis memurlarina hafif de olsa cezalar verilmis olmasindan memnunuz. amare ile durusma esnasinda dalga gecilmesinin, sürekli yüzüne karsi siritilmasinin takipcileri olarak, racial profiling'in reddedilmesindense hayli rahatsiziz. zira siyahi olmasa, ya da "yabanci" gibi görünmese, orada olmasi yüzünün yere yapistirilmasina sebep olur muydu? bunun arastirilmasi güc. neden? zira bunun motif olabilecegi kanitlanamiyor. memlekette "güneyli görünen" in hirsiz, "siyahi" nin uyusturucu kacakcisi etiketiyle dolasmak zorunda olmasinin, polis üzerinde herhangi bir önyargi olusturmadigini düsünüyor olmali devletliler.
devletliler demisken, hakimin, savcinin sanki savunma koltugunda oturuyormuscasina konusmalari, amare'nin avukatinin sözünü olabildigince sik kesmeleri, amare'nin almanca seviyesini gördükleri halde karisik cümleler kurmakta israr etmeleri ve karistirdigi kelimeler üzerinde durarak, adami daha fazla yormalari gözlemci koltugunda oturan bizleri soke etti. hayir, 37 yasindaki elektrikci amare'nin tercümana falan ihtiyaci yoktu. sadece anlamamakta israr eden devlet organinin karsisinda olmasi sikinti vericiydi.
++++
hukukcular ve biraz bu islere ilgisi olanlar bilirler ki, modern hukukun kaynagi bgb'dir. bgb 1900 senesinde almanya'da ticaret hukukunu düzenlemek üzere ortaya cikmistir ve o yüzden almanya'da modern hukukun "babasi" ülke olarak gecer literatürde. modern hukukunu sevsinler.
90lardan bu yana sag radikal ve illegal nsu tarafindan gerceklestirilen cinayetleri "döner cinayetleri" * olarak yaftalamak (ki bu da racial profiling degil de nedir?), "türkiyeliler kendi iclerinde birbirlerini öldürüyorlar" ile kamuoyuna duyurmak yalani, yirmi yil sonra yanan bir arac ve ortaya cikan silahlarla, patladi. devletin bunca zamandir kamuoyunda yalan propaganda yaptigi, "v männer" denilen muhbirleri besledigi ve cinayetlerin neredeyse hepsinin engellenebilir nitelikte oldugu, yalanin ortaya cikmasindan sonra bircok belgenin yok edildigi de gercekler arasinda. bunca yil, ölen babalarinin, akrabalarinin "mafyadan" oldugu söylenen insanlar, bugün haklarini aramaya calisiyorlar. devletten duyduklari resmi bir özür "olaylarin takipcisi olacagiz" cümlesi yaninda. anaakim medya, takipten bahsetmeye pek yanasmiyor ama (ne o, tanidik mi geldi?).
+++
19 subatta, yine amare'nin yanindayiz. durusmanin takipcisiyiz, nsu durusmalarinin takipcisi oldugumuz gibi. yok öyle üc kurusa bes köfte alamanya. mali'de, afganistan'da milyonlarca dolarlik savaslar yürütüp "savas yürütmüyoruz" demek yalanin gibi, bagirsaklari ortaya dökülen nsu yalanin gibi, amare'nin "almanca anlamadigi icin" sorun cikarttigini kabullendirmek istedigin gibi... bu ve bunun gibi yalanlarinin hepsinin takipcisiyiz. iki elimiz, iki gözümüz, yürüyen bacaklarimiz ve düsünen aklimizla siki takipciniz.
hukuk devletiymis, papucumun hukuk devleti!
(eksisözlükte de yazı mevcut, tabii ki ben yazdım)
racial profiling: insanın başının devletlilerle derde teninin rengi yüzünden belaya girmesi ve/veya teninin rengi yüzünden başının girdiği belanın hafife alınması.
25.10.2010
etiyopyali amare b. emlakcisiyla görüsecegi caddede yukari asagi yürümektedir. uzaktan gelen iki kisiyi belirli belirsiz farkeden amare görusmesine devam eder. bu esnada sirtini da uzaktaki kisilere dönmüstür. bir anda arkasinda bu iki kisinin elleri kollarini hisseden amare, irkci bir saldiriya ya da hirsizliga ugradigini sanar. yere yatirildiginda karsidan kosarak gelen polisi görür. kollari kelepceli, ayaga kaldirildiginda etrafinda dört kisi vardir ve sivil bir aracin icinde kimligi kontrol edilmek istenir. bu arada gözü patlamis, kaburgalari ezilmistir. hala basina gelenin ne oldugunu anlayamayan amare, korku icinde karsisindakilerin polis oldugunu, telefonu ve kimligi geri verilirken farkeder.
evine giderken, metro yönünde kendisine saldiran ilk iki sivil polisle karsilasinca "beni neden tuttunuz" diye soran amare'ye kabaca "yanlis yerde yanlis zamanda telefonla konusuyordun" denir.
+++
iki isgüzar ve aslinda o esnada uyusturucu operasyonu icinde bulunan sivil polis, civardaki bir süpermarkete depozitolari verirlerken, bir hirsizliga denk gelirler. hirsizlari takip ederler ve amare'nin gezindigi yerdeki apartmanlardan ikisine girdiklerini görürler. evleri gözetlerken amare'nin telefonuna sarildigini görünce "aha bu kesin hirsizlara, civarda oldugumuzun haberini veriyor" diyerek üzerine cullanirlar.
tabii cullanirken polis olduklarini, telefonu istediklerini belirtmek gibi önlemler almazlar, bu haliyle amare neye ugradigini sasirir.
+++
haliyle polisler olayin böyle olmadigini, amare'ye basindan polis olduklarini belirttiklerini telefonunu istediklerini söylüyorlar. dün temyiz mahkemesindeyiz, gözlemci olarak duruyoruz. ilk mahkemede, polis memurlarina hafif de olsa cezalar verilmis olmasindan memnunuz. amare ile durusma esnasinda dalga gecilmesinin, sürekli yüzüne karsi siritilmasinin takipcileri olarak, racial profiling'in reddedilmesindense hayli rahatsiziz. zira siyahi olmasa, ya da "yabanci" gibi görünmese, orada olmasi yüzünün yere yapistirilmasina sebep olur muydu? bunun arastirilmasi güc. neden? zira bunun motif olabilecegi kanitlanamiyor. memlekette "güneyli görünen" in hirsiz, "siyahi" nin uyusturucu kacakcisi etiketiyle dolasmak zorunda olmasinin, polis üzerinde herhangi bir önyargi olusturmadigini düsünüyor olmali devletliler.
devletliler demisken, hakimin, savcinin sanki savunma koltugunda oturuyormuscasina konusmalari, amare'nin avukatinin sözünü olabildigince sik kesmeleri, amare'nin almanca seviyesini gördükleri halde karisik cümleler kurmakta israr etmeleri ve karistirdigi kelimeler üzerinde durarak, adami daha fazla yormalari gözlemci koltugunda oturan bizleri soke etti. hayir, 37 yasindaki elektrikci amare'nin tercümana falan ihtiyaci yoktu. sadece anlamamakta israr eden devlet organinin karsisinda olmasi sikinti vericiydi.
++++
hukukcular ve biraz bu islere ilgisi olanlar bilirler ki, modern hukukun kaynagi bgb'dir. bgb 1900 senesinde almanya'da ticaret hukukunu düzenlemek üzere ortaya cikmistir ve o yüzden almanya'da modern hukukun "babasi" ülke olarak gecer literatürde. modern hukukunu sevsinler.
90lardan bu yana sag radikal ve illegal nsu tarafindan gerceklestirilen cinayetleri "döner cinayetleri" * olarak yaftalamak (ki bu da racial profiling degil de nedir?), "türkiyeliler kendi iclerinde birbirlerini öldürüyorlar" ile kamuoyuna duyurmak yalani, yirmi yil sonra yanan bir arac ve ortaya cikan silahlarla, patladi. devletin bunca zamandir kamuoyunda yalan propaganda yaptigi, "v männer" denilen muhbirleri besledigi ve cinayetlerin neredeyse hepsinin engellenebilir nitelikte oldugu, yalanin ortaya cikmasindan sonra bircok belgenin yok edildigi de gercekler arasinda. bunca yil, ölen babalarinin, akrabalarinin "mafyadan" oldugu söylenen insanlar, bugün haklarini aramaya calisiyorlar. devletten duyduklari resmi bir özür "olaylarin takipcisi olacagiz" cümlesi yaninda. anaakim medya, takipten bahsetmeye pek yanasmiyor ama (ne o, tanidik mi geldi?).
+++
19 subatta, yine amare'nin yanindayiz. durusmanin takipcisiyiz, nsu durusmalarinin takipcisi oldugumuz gibi. yok öyle üc kurusa bes köfte alamanya. mali'de, afganistan'da milyonlarca dolarlik savaslar yürütüp "savas yürütmüyoruz" demek yalanin gibi, bagirsaklari ortaya dökülen nsu yalanin gibi, amare'nin "almanca anlamadigi icin" sorun cikarttigini kabullendirmek istedigin gibi... bu ve bunun gibi yalanlarinin hepsinin takipcisiyiz. iki elimiz, iki gözümüz, yürüyen bacaklarimiz ve düsünen aklimizla siki takipciniz.
hukuk devletiymis, papucumun hukuk devleti!
(eksisözlükte de yazı mevcut, tabii ki ben yazdım)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder