Berlin’in denize kıyısı yoktur. Yazları ılık ve yağışlı, kışları kuru
ve soğuk geçer. Doğal bitki örtüsü çayı yapılmayan ıhlamur ağaçları ile
akçaağaç ve meşedir. Berlin’in insanı da tüm insanlık gibi zaman zaman
ısınmakla birlikte, doğal halinde epeyce soğuk ve bir o kadar da
kuraktır. Ürün almak için en iyi mevsim yaz olarak bilinmektedir ya,
geçen seneden beri ekip biçtiğiniz Berlin’in, siz fark etmeseniz de
bütün tohumlarınızı yuttuğunu ve asla ürün vermeyecek olduğu gerçeğini
kabul etmeniz gerekir. Zira toprağı en önemli vitaminlerden,
kalsiyumdan, samimiyetten ve maneviyattan mahrumdur. Katkıda bulunması
için kendi ellerinizle harmanladığınız, içine bir ölçek ter, iki ölçek
gözyaşı ve bir iki damla hayat sıvınızdan eklediğiniz kendi özel
toprağınızı getirip Berlin’inkine katarsanız, ilk başta canınız
tohumlarınızın filizlendiğini görür, bir süre topraktan başını çıkarmış
filizlerin yeşilliğinde umudu yeniden bulduğunuzu düşünür olursunuz. Siz
siz olun, Berlin’in havasına güvenmeyin. En kısa zamanda yaz ortasında
vuk’u bulacak bir sağanak, aniden bastıracak olan bir fırtına ile
Berlin, doğal dengesini korumak adına filizlerinizi topraktan söker,
yerine bira kapakları ve sigara izmaritleri bırakıverir. Kendinizden bir
parça kattığınız toprağınızın Mitte’den Neukölln’e sürüklenip, ikinci
el bir bisikletin tekerleri altında ezildiğini izlemek zorunda
kalırsınız. Sorsanız “Hayat” derler, “Mevsimler” derler, “Buranın soğuğu
da fena oluyor” derler. Asıl soru sizin bunlardan sonra ne
yapacağınızdır. Bir daha mı harmanlayacaksınızdır o toprağı, her şeye
baştan mı başlayacaksınızdır; yoksa kabullenip, en yakın Netto’dan
1,99€’a bir saksı fesleğen mi alacaksınızdır? Kaldırımda oturmuş, ne
yapacağınızı düşünürken tepenizde güneş açar. Siz, sadece içinizden
geldiği için, yine de o bir tutam güneşe kanarsınız.
Berlin’in
havası yağmurlu ve gri, geceleri ayaz, güneşi riyakardır. Ama
gözlerinizi kapayınca, denize de kıyısı olur Berlin’in, vapur seslerini
de duyarsınız uzaktan. Toprağınızı da, tohumunuzu da cebinizde taşımaya
devam ederek, bir başka bulutlu güne uyanır, “Belki bugün...” diyerek
evden çıkarsınız. Berlin’in insanı, tüm insanlık gibi, yalancı ve bir o
kadar aşık olunasıdır.
ama yine de sardunyası açar bin yaşındaki teyzelerin her sabah suladıkları saksılarda rengarenk. ondan belki bir gün iyot bile kokar rüzgarı.
YanıtlaSil<3
YanıtlaSil