olan biten'in sonunda da belirttigim gibi berlinale'nin programi da aciklandigina göre bir berlinale yazisi yazmak farz olmustu. sagolsun "pnarimu" bu farz-i kifayeyi yerine getirdi. icerige katkimi gayet mantikli görünen önermeyi baslik secmekle sinirli tutup mikrofonu yaziyi hazirlayan "pnarimu"ya birakiyorum. kendisini berlin tavernalarindan taniyanlar, mikrofonu aldiginda kolay kolay birakmadigini bilir. yazilarinin devamini bekliyoruz.
***
Benim gözümde Berlin’in o soğuk ve uzun kış
aylarını çekici kılan yegane şey Berlinale. Gözüm ne Weihnachten ne de yeni yıl
görüyor anlayacağınız. Her sene telaşı ocak ayından başlıyor, program çıktı mı çıkacak mı bir yana, sadece
10 gün içinde gösterilen bence sayısız ama geçen senenin yani 62.Berlinale’nin
sayılarına göz atınca 402 olduğunu öğrendiğim uzunlu kısalı film gösterimleri
arasından seçim yapmak, bütçe ayarlamak ve zaman yaratmak, bilet kuyruğuna
girmek başlı başına bir iş. Bayağı bayağı ders çalışır gibi alıp kataloğu
çalışmak gerekiyor anlayacağınız.
Siz çalışadururken, size geçen seneki
tecrübelerimden de yola çıkıp Berlinale’nin resmi internet sitesinin de
katkılarıyla bir özet geçmek istedim.
- Berlinale, Berlinale olmadan önce
Uluslararası Berlin Film Festivali olarak 1951’de başlamış. Açılış filmi Alfred
Hitchcock’un Rebecca’sı imiş.
- 1964 yılında Berlin çoktan ikiye ayrılmış
iken o sene jüri de pek bir fikir mütabakatında olamamış ama Susuz Yaz Altın
Ayı’yı almış bulunmuş.
- 1974 yılında ilk defa Sovyet bir film yer
bulmuş kendisine, soğuk savaşın ortasında hem de.
- 2004 yılında Fatih Akın “Gegen Die Wand”,
2010 yılında ise Semih Kaplanoğlu “Bal” ile Altın Ayı’yı alan tanınmış
yönetmenler.
- Geçen sene , 62. Berlinale’de yani, bir
kısmı Türkiye yapımı, bir kısmı ise
Türkiye kökenli yönetmenlere ait toplam 6 film vardı. Yarışma kategorisinde
değil ama başka bölümlerde katıldılar festivale.
Forum
- Tepenin Ardı (yön. Emin Alper)
14 yaş üzeri Jenerasyon “Generation 14 plus”
- Lal Gece (yön. Reis Çelik)
- Sneakpeak (yön. Meral Uslu) Hollanda yapımı
Panoram
- Kuma (yön. Umut Dağ) - Avusturya yapımı
Alman Sinema Perspektifi
- Ararat (yön. Engin Kundağ)
- Karaman (yön. Tamer Yiğit)
62.Berlinale’den yukarıda bahsi geçen
filmlerden “Tepenin Ardı” Caligari Ödülü’nü (ilk uzun metrajlı filmini çeken
yönetmenler alıyor) ve Reis Çelik’in yönettiği İlyas Salman’ın oynadığı Lal
Gece ise kendi bölümündeki genç jüriden Kristal Ayı ile döndü.
- Bu sene 63.sü yapılıyor Berlinale’nin ve
19.5 milyon Euro’cuk bir bütçesi var.
KATEGORİLER:
COMPETITON: Adından da belli olduğu üzere yarışma kategorisi,
Altın Ayı için mücadele. Bu sene şehre Leonardo DiCaprio, Jeremy Irons, Clint Eastwood, Diane Kruger, Jeniffer Lopez gibi yıldızları ve de 19 ayrı filmi getiriyor bu bölüm.
BERLINALE SHORTS: Kısa filmlerin yarıştığı
bölüm burası 1955’ten beri ve de uluslar arası bir jüriye sahip 2003’ten beri.
PANORAMA: Burada gişe filmleri yer alıyor ama
festival seyircisini de küstürmeyen cinsinden. Bir de Avrupa ya da ki
çoğunlukla Dünya prömiyerleri Berlinale’de oluyor bu kategori filmlerinin.
FORUM: Cesur kategori, limitler az. Ne kadar
deneysel ne kadar farklı o kadar iyi. Sinema ve sanat arası her şeye açık bu
kategori, belgesel olsun film olsun ne olursan ol gel diyor.
GENERATION: Biz çocuk bayramıyla övüneduralım
1978’den beri Berlinale’de bu bölüm çocuk ve gençlere adanmış durumda.
Olağandışı çocuk ve genç hikayelerini gösteren filmler buraya buyursunlar.
PERSPEKTIVE DEUTSCHES KINO: Kendilerine
“Alman”lar bu bölümde. Gelecek ve beklenmedik bir sinema devrini şimdiden
kestirebilmek için bu bölümü ayırmışlar.
BERLINALE SPECIAL: Özel olan ne varsa, o
yönetmene, o sinema tarihi ve konusuna ama Berlinale Camera ödülünü önceden
alana, açık bu bölüm. Onun şerefine.
RETROSPECTIVE: Her sene farklı bir konuyla, ki
bu senenin konusu “The Weimar Touch”, o
konsepti içeren tüm eskilerin gösterim bölümü.
CULINARY CINEMA: Yeme-içme kültürünün membaından
geldiğimize inandığımdan bu bölüm benim ilgimi çekti. Bu sene hem çevre hem de
bahçecilik üzerinden bir sürü film izlenebilirmiş.
Bu kadar tarih ve yapı yeter, gelelim püf
noktalarına Berlinale’nin.
- Biletler yarışma filmleri için 4, diğer kategoriler için ise en erken 3 gün
önceden alınabiliyor.
- Nakit ya da bankamatik kartı ile ödeme
yapabilirsiniz. KREDİ KARTI geçmiyor.
- 1 filme en fazla 2 bilet alabilirsiniz. En
sevdiğim uygulama aslında. Filmi izlemek isteyen gelsin beklesin sırada, emek
versin diyor. E tabi buralarda olur mu bilmem de karaborsanın da önüne
geçiliyor.
- Bilet sırasında beklerken gişelerde ekranlar
oluyor, canlı borsa bildiğiniz. Hangi seansa, hangi filme yer bulabileceğinizi
takip edebilirsiniz.
- “Yok ben internetten alacağım.” derseniz
bilet başı 1.5 euro fazla ödersiniz (visa, mastercard ücreti bu) ve de bileti gidip
yine Potsdamer Platz’dan almak durumunda kalırsınız. Ama biletiniz garanti olur,
o ayrı.
- Bilet fiyatları her kategori için farklı ama
13 ile 6 euro arasında değişiyor .
- Biletleri Potsdamer Platz Arcaden,
International ve Haus der Berliner Festspiele’den sıraya girerek alabilirsiniz
(Geçen sene 1,5 saate yakın beklemiştik).
- Festivalin son günü tüm gösterimler 6 euro
ama önceden aldığınız her bilet için (internet) bir ekstra 2 euro daha
ödüyorsunuz ayrıca 3D izlenen her film için de bir 2 euro daha.
- Culinary bölümünde hem film hem yemek hem de
sonrasındaki sohbete dahil olabilmek ise 85 euro.
- Biletiniz yok ama filmi seyretmeyi çok
istiyorsunuz. O zaman film başlamadan
önce filmin oynadığı sinemada gişeye tekrar bir sorun. Bilet bulma şansınız var
hem de daha cüz’i bir ücrete.
- Biletleri alabildiniz diyelim, sinemanızı
kontrol edin. Nerde hangisi olduğuna bakın, Cinemaxx, Cinestar vb. isimler
yakın ama yerler uzak olabilir.
- Ve en güzel tarafı Berlinale’nin filmin
sonunda genelde yönetmenler, oyuncular sizi bekliyor oluyor. Sahnede sormak
istediklerinizi ister Almanca ister İngilizce sorun. Tercüman önemli bu
noktada. Geçen sene Lal Gece’nin gösterimi sonrasında sahneye çıkan tercüman
bayağı yetersizdi.
- Bunun dışında Berlinale Talent Campus ise
genç veya henüz üne kavuşmamış yetenekleri ünlü yönetmen ve oyuncularla
buluşturuyor. Workshop, söyleşi... Yani sadece film izleyip, kırmızı halı
beklemek değil olayımız.
- Berlin’de yaşayanlar için şehir çok kalabalık
oluyor. Herkes bir telaşlı, en çok da Potsdamer Platz civarı. Geçen sene
300.000 civarında bilet satılmış, 16.000 profesyonel ziyaretçi gelmiş. Hepsi 10
gün boyunca olmasa da 10 günlük bir trafik demek.
- Bu sene program yeni açıklandı. Çalışmak
gerek üzerinde. Film seçmek, zamanı tutturmak, parayı ayarlamak, bilet almak
gerek. En azından film seçimi için festival sayfası size bir arama motoru ile
kolaylık sağlıyor: http://www.berlinale.de/en/programm/berlinale_programm/programmsuche.php
Kolay gelsin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder